106. Hadis

 الحادي عشر: عن ابن مسعودٍ رضيَ اللَّهُ عنه قال: قال النبيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: «الجنة أقَربُ إلى أَحدِكُم مِنْ شِراكِ نَعْلِهِ والنَّارُ مِثْلُ ذلِكَ» رواه البخاري.

İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Cennet size, ayakkabınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyledir.

Buhârî, Rikak 29.

Açıklamalar

446 numarada tekrar gelecek olan hadîs-i şerîfe göre cennet de cehennem de âdetâ burnumuzun dibindedir. Atılacak adımlara, yapılacak amellere göre cennete ve cehenneme gitmek pek kolaydır. İbadet ve tâat kişiyi cennete, günah ise cehenneme yaklaştırır. Bu yakınlık hadisimizde, nalın tasması ya da potin bağına, tokyo atkılarına teşbih edilmiştir. Nitekim Buhârî’nin bir başka rivayetinde de “Ölüm insana pabucunun atkısından daha yakındır” (Medine 12, Menâkıbu’l-ensâr 46, Merdâ 8, 22) buyurulmuştur. Dilimizde bu mâna “burnunun dibinde” deyimiyle anlatılır.

İnsanın cennete de cehenneme de aynı yakınlık veya uzaklıkta olduğu, seçip benimseyeceği yaşama tarzı, atacağı adımlarla her ikisine de ulaşmakta zorlanmayacağı, Peygamber Efendimiz’in bu özlü ifadesinden anlaşılmaktadır. Bizden cenneti ve cehennemi ayaklarımıza temas ediyormuş gibi düşünmemiz istenmekte ve tabiî ona göre sürekli bir mücâhede içinde olmamız teşvik edilmektedir.

 

Paylaş
Önceki105. Hadis
Sonraki107. Hadis
Avatar
Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh ilk müslümanlardan ve ashâb-ı kirâmın ilim ve fazilet bakımından önde gelenlerindendir. Künyesi Ebû Abdurrahman’dır. Müslüman olduğu günden itibaren Hz. Peygamber’in yanından ayrılmamış ve ona hizmetten zevk almıştır. Abdullah İbni Mes’ud zayıf, nahif bir kişi idi. Tatlı bir sesi, sevimli bir yüzü vardı. Müslüman olduğunda müslümanların adedi çok azdı. Açıktan Kur’an okuyamaz ve Kâbe’de namaz kılamazlardı. Abdullah bu duruma bir son vermek istedi. Bazı müslümanların karşı çıkmasına aldırış etmeden, müşriklerin ileri gelenlerinin Kâbe çevresinde toplu halde bulundukları bir sırada yüksek sesle Kur’an okumaya başladı. Görmek ve duymak istemedikleri bu hâl karşısında müşrikler Abdullah İbni Mes’ûd’u cezalandırmak istediler ve onu İslâm’dan dönmeye zorladılar. Ancak o direndi. Kureyş müşrikleri ilk darbeyi bir anlamda Abdullah İbni Mes’ûd’dan yediler. Ancak ona da Mekke’de rahat vermediler. O, Medine’ye hicret edip Muâz İbni Cebel’in yanına sığındı. Hz. Peygamber’in hicretinden sonra, Medine’de yerleşti ve Hz. Peygamber’in maiyyetinden hiç ayrılmadı. Bütün harblere katıldı. Hz. Peygamber, onun Kur’an okuyuşunu dinlemekten zevk alırdı. Tefsir, hadis ve fıkıh ilimlerinde engin bilgisiyle kendisinden sonraki âlimlere hocalık etmiştir. Özellikle Kûfeli âlimler onun rivâyet ve görüşleri istikâmetinde fıkhî görüşler ortaya koymuşlardır. Hz. Peygamber’e yakınlığı sebebiyle elde ettiği engin hadis bilgisine rağmen, rivâyet konusunda oldukca titiz davranırdı. Kendisinden 848 rivâyet bize intikal etmiştir. 64 hadisi hem Sahîh-i Buhârî hem de Sahîh-i Müslim’de yer alırken, 21 rivâyetini sadece Buhârî, 35 hadisini de sadece Müslim kitaplarında zikretmişlerdir. Böylece Buhârî, İbni Mes’ud’un 85; Müslim ise 99 hadisine Sahih’lerinde yer vermişlerdir. Diğer rivâyetleri ise Ahmed İbni Hanbel’in Müsned’inde ve öteki hadis kitaplarında bulunmaktadır. Hz. Osman zamanında Kûfe kadılığından Medine’ye döndü ve kısa bir süre sonra altmış yaşını geçmiş iken Medine’de vefat etti. Allah ondan razı olsun.

CEVAP VER